2 Aralık 2010 Perşembe

İYİ VE KÖTÜ YAĞLAR HANGİLERİDİR?

Konumuza öncelikle KÖTÜ YAĞLARDAN başlamak istiyorum:

Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi en zararlı yağlar ki, katı hayvansal yağlardan daha zararlı olduğu, 2002 yılında Amerikan Kalp Derneği tarafından da bildirmiştir, ‘TRANS-FATTY ACİDS’ yani, TRANS-YAĞLAR denilen, doğallıklarını kaybetmiş, gıdalarla vücudumuza girdiklerinde hiç bir fonksiyonu olmayan BOZULMUŞ yağlardır. TRANS-YAĞLAR, bütün yarı katılaştırılmış bitkisel yağlarda çok miktarda bulunur. Çoklu doymamış olan bitkisel yağlar çok çabuk bozulabildiklerinden dolayı, yüksek ısı ve yüksek basınç altında hidrojenizasyona uğratılarak, tam ya da yarı katılaştırılmakta, böylece çabuk bozulmaları önlenerek raf ömürleri uzatılmaktadır. Hidrojenasyon sırasında çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilen bitkisel sıvı yağların doymamış olan Karbon atomlarına, yüksek ısı ve yüksek basınç altında, Nickel Kadmiyum (nickel kanserojendir) eşliğinde Hidrojen atomları eklenerek, katı yağ haline dönüştürülmektedir. Bu işlemler sırasında doğal olan bitkisel yağlarda bulunan faydalı ESANSİYEL YAĞ ASİDLERİ ve ancak yağda eriyen A,D,E,K, vitaminleri de yok olmaktadır. Sonuç olarak, sağlıklı sanarak tükettiğimiz, tam katılaştırılmış ya da yarı katılaştırılmış yağ olarak fazla miktarda TRANS-YAĞLARLA vücudumuza girmektedir. TRANS-YAĞLAR başka şekilde de meydana gelirler. Yemeklerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasında, ve bütün hazır yiyecek ve gıdaların hazırlanışı sırasında da TRANS-YAĞLAR oluşmakta ve farkında olmaksızın yediklerimizle vücudumuza oldukça fazla miktarda girerek hücre zarlarını işgal etmektedir. Bitkisel yağlarda bir çok doymamış karbon atomu bulunduğundan dolayı, dayanıksız olduklarını ve çok çabuk bozulduklarını bildirmiştik. Yemeklerin pişirilmeleri sırasında da, yüksek ısıda, ya sa kızartma, yanma sırasında da TRANS-YAĞLAR meydan gelmektedir. Ayrıca, sıvı yağlar uzun süre güneş ışığı altında ya da açık havada uzun süre kaldıkları zaman oksidasyon sonucu OKSİDE YAĞ ASİDLERİ meydana gelir. OKSİDE YAĞ ASİDLERİ de, fazla miktarda serbest oksijen radikallerinin oluşumuna neden olurlar ve sıvı yağları kanserojen ve aterojen yağlar haline dönüştürürler.

TRANS-YAĞLARIN formülleri, ESANSİYEL YAĞ ASİDLERİNİN formülüne benzedikleri için, hücre zarlarında onların yerini alır ve onların hücre zarlarına girmelerini önlerler. Vücudumuza giren TRANS-YAĞLAR, hücre zarlarına yerleşir ve hücre zarının normal fonksiyonunu engelliyerek, hücrelerimizin ve organlarımızın giderek sağlıklarını kaybetmelerine neden olurlar. Örnek verecek olursak; Karbon monoksidin kırmızı kan hücrelerinde hemoglobiline bağlandığında, gerekli oksijenin bağlanmasını önlediğ gibi, ya da bir anahtar deliğinde kırılmış kalmış bir anahtar parçasının, asıl anahtarın fonksiyonunu önlediği gibi, TRANS-YAĞLAR DA, hücre zarına yerleşerek, faydalı ve gerekli olan ESANSİYEL YAĞ ASİDLERİNİN, hücre zarlarına yerleşmelerini önlerler. TRANS-YAĞLARIN hiç bir fonksiyonu bulunmadığı gibi, hücre zarlarını sertleştirdikleri ve hücrelerin esnekliklerini kaybetmelerine neden oldukları gösterilmiştir. Ek olarak TRANS-YAĞLAR, vücudumuzda fazla miktarda serbest oksijen radikallerin oluşmasına da neden olurlar.

SONUÇ OLARAK:

A: Zararlı yağlar, DÜŞÜK DÜZEY İNFLAMASYONU ve DEJENERATİF HASTALIKLARI başlatan ve SERBEST OKSİJEN RADİKALLERİ üreten yağlardır.

ZARARLI YAĞLAR:
1. TRANS-YAĞLAR,
2. Hidrojenize olmuş YAĞLAR,

3. Okside olmuş YAĞLARDIR.

B: Bütün yağlar zararlı değilldir. İYİ YAĞLAR ve SAĞLIKLI YAĞLAR DA vardır. Sağlıklı doğmamıza, sağlıklı büyümemize, sağlıklı yaşamamıza, sağlıklı hayatta kalmamıza neden olan YAĞLAR DA vardır. Sağlıklı yağların, sağlıklı bir şekilde, mutlaka tüketilmesi GEREKMEKTEDİR.
Prof. Dr. Canan KARATAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder